30 Haziran 2010 Çarşamba

Bir ölçek medeniyet : asansör




Her şeyin kullanımında çok basit kurallar var aslında. Medenî olmanın getirdiği şey tabi, dikkat etmek lâzım. Bir yukarı bir aşağı tıkır tıkır çalışan bir alışveriş merkezi asansöründe de bu çok temel kurallardan nasiplenme yüzdesi çok düşük çıktı, aktarayım ;

  1. Asansör geldiğinde boş olmayabileceği için kapı henüz açılmakta iken içeri yönlü hamle yapılmaz, inen olabilir, çocuk arabalı insan olabilir, izin vermek gerekir diye bir adım açıkta durup kapının tam açılmasını beklemeli, dükkânlar kaçmıyor sonuçta.
  2. Bindiğinizde, çoğu alışveriş merkezinde birçok giriş olduğu için 0. kat bir kabulden ibaret olabildiğinden bir bakmak lazım kaçıncı kat burası diye. 2 kısa yolculukta da yanlış kat olduğunu düşünüp aradaki farkı hesaplayarak yanlış düğmeye basan kişiler oldu.
  3. Gideceğin yöne oka basarak asansörü çağırmak gerek, yoksa aşağı yöne giden asansöre binip en üst kat için düğmeye basarsan zaten dolu asansörde en dışarıda sen kalırsın, tüm ineceklere yol vermen gerekir, hem de en alttan en üste kadar asansörü senin gibi yanlış çağıran insanlar yüzünden bin kere dura kalka dakikalarını harcarsın cam kabinde.

Buna benzer birkaç kural asansörün yatayı olan metroda da geçerli tabii, onlara girmeyeceğim, zira çok sıkıntılı konu Türk insanının metro ile imtihanı...

29 Haziran 2010 Salı

Otobüse koşma


Otobüs durağına bile koşarak gitmeye çalışan insanlardan olmamak lazım, sakin olmak, gideceği varsa gitsin demek lazım gibi. Beklediğiniz otobüs olduğunu sandığı aracın, aslında uzaktan bakıp da miyop gözlerle tabelasını okuyamadığı bambaşka bir araç olduğunu farketmiş, terleme öncesi yüksek sıcaklığa ulaşmış insan olma olasılığı bence otobüsü kaçirabilme olasılığından daha büyük. O yüzden durağa koşarak gitmem, aynı metrobusten indiğim insanlar yanımdan koşarak geçerken kendimi akıntıya ragmen yavaş yürümeye ikna. Öneririm, çok bişey kaybetmiyorsunuz...